MEKTUP
Balıkesir’den bir taşeron işçi işyerinde şefiyle yaşadığı sorunları anlatıyor: “Şefin arkasında parti var, ona güveniyor; Ak Parti. Sürekli hakaret ve tehdit ediyor hepimize.”
Toplum ve aile baskısı ile ‘özgürlük’ kavramının anlamına uzak yaşadığını ifade eden, ataması yapılmayan bir öğretmen adayı Filiz, dört duvar arasında yeşerttiği umudu ve yaşamını anlatıyor.
“Hapiste Ücretsiz Ped Hakkı” kampanyası yürütücülerine Kocaeli Cezaevinden mektup gönderen bir kadın tutuklu cezaevinde yaşadıkları sorunları anlattı.
Aslında o da istiyormuş hakkını aramayı, fakat beni kıskanıyormuş. Ben ona göre girişken olduğum için ‘Benim önüme geçersen zoruma gider. Sonuçta ben erkeğim kaldıramam bunları...’ dedi.
Günlük olarak tekstilde paketleme işlerine gidiyorum. Gece vardiyalarına gidiyorum. Çünkü iki çocuğum var ve gündüzleri onlara bakacak kimsem yok.
Daha önce yazdığı mektuplarla tanımıştık Nazlıyı. Kocaeli Kadın Dayanışma Derneği üyesi Nazlı derneğe katıldıktan sonraki yaşamındaki değişiklikleri, yenilikleri ve hissettiği gücü anlatıyor.
Biz üniversiteli kadınlar pembe trambüsü asla kullanmayacağız. Çünkü çözüm toplumdaki erkeklerin zihniyetini düzeltmektir, bizi pembe trambüs ile ayrıştırmak değil.
Babasını çok küçük yaşta kaybeden ve çocuk işçi olarak çalışan Seher görücü usulü ile evlenmek üzere. Daha 25 yaşında Seher. Ve bir seçim yapmaya çalışıyor.
Mahalle bakkalları bir elin parmağı kadar. Artık her mahalle de 3-4 çeşit market var. Bir de o marketlerde çalışanlar... Sabahtan akşama kadar reyona, kasaya, mal indirip, depoya taşımaya koşturanlar.
Aroma Meyve Suları fabrikasında bir kadın işçi grevin ilk günü slogan atmaya bile çekindiğini anlatıyor, “ama patron taleplerimizi duysun diye gür sesle bağırıyorum”
Yeni taşındığı mahallede kağıt işçisi kadınlarla tanışıyor Filiz. Mahallenin bir yarısı lüks konutlarla diğer yarısı kağıt işçilerinin derme çatma evleriyle dolu... Ve ayrımcılık hikayeleriyle!
“Birileri öğrendikçe her gün uyurken birden kaldırılıp birilerinin karşısına geçirilip teker teker anlattım yaşadıklarımı. Her anlattığımda da tekrar yaşadım…”
Bir kadının çığlığı var bu satırlarda, sessiz çığlığı… Dayanışma bekliyor, güç istiyor, destek istiyor…
Çocuğunu özel bir anaokuluna gönderen anne sesleniyor Sincan’dan: “Çocuklarımızı artık nasıl bu tarz kurumlara, servislere vereceğiz ve güvenle göndereceğiz bilmiyorum.”
Herkes sıcacık yatağında... Hayır değil, bir de gece vardiyası işçileri var. Onların günü, gecesi nasıl geçiyor biliyor musunuz?
Cizre’de yaşayan bir kadın kaldırımların esnaflar, kahve masaları ve araçlar tarafından işgal edilmesine isyan ediyor: “Varmak istediğimiz yere ara sokaklardan gitmek zorunda kalıyoruz.”
13 yaşında zorla, kendinden çok büyük biriyle evlendirilen Gülseren Bahadır, müftülere nikah yetkisi veren tasarıya çok öfkeli: “Düşün kız çocuklarının yakasından” diye isyan ediyor.
OHAL bahanesiyle kapatılan kadın derneklerinden biri de Panayır Kadın Dayanışma Derneği'ydi. Dernek mahallede kadınlar için bir nefes alanıydı, son 1 yılda nasıl nefessiz kaldıklarını anlatıyorlar...
Tuzla Deri Sanayideki bir fabrikada çalışan tek kadın, kendisiyle beraber çalıştığı fabrikadaki değişimi anlatıyor.
Merve geçen ay dergimize mektup göndermiş, yaşadığı şiddeti anlatmıştı. Bu ayki mektubunda diyor ki "Dergide okuduğum yazılar güç veriyor. Dertlerimiz çok, ama çözümsüz değil." İyi ki varsın Merve!
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN