 
                                                            
                                    Letonya Parlamentosu Saeima, iki yıl önce imzaladığı İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmeyi tartışıyor. Kadına yönelik şiddetle mücadelede uluslararası bir çerçeve sunan sözleşme, Letonya seçimlerine bir yıl kalmışken Türkiye’de de gündeme getirildiği gibi “geleneksel değerler, toplumsal cinsiyet” bahaneleriyle hedefte. Görüşmelerin yapıldığı Çarşamba günü binlerce kişi Saeima (parlamento) önünden haykırdı: “Şiddete hayır! Sözleşmeye evet!”
Letonya, İstanbul Sözleşmesi’ni 30 Kasım 2023’te onayladı, belge 1 Mayıs 2024’te yürürlüğe girmişti. O tarihten bu yana ülkede, şiddetle mücadelede önemli yasal reformlar gerçekleştirdi:
• Şiddet uygulayanlara karşı daha sıkı yaptırımlar getirildi. Haziran 2024’te ceza kanunda yapılan değişikliklerle, şiddet vakalarında para cezası veya kamu hizmeti cezası verilebilme uygulaması kaldırıldı. Bu değişikliklerle birlikte, uygulanabilecek tek yaptırımlar özgürlükten yoksun bırakma veya denetimli serbestlik oldu. İstanbul Sözleşmesi'nin bir sonucu olarak, aile içi şiddete maruz kalanlara yönelik hafif bedensel yaralanmalar da suç sayıldı.
• 2023 yılında Ceza Kanunu’nda yapılan değişiklik ile geçici koruma kararının ihlali için de üç yıl hapis cezası öngörüldü.  
• Psikolojik şiddet ceza kanuna girerek ayrı bir suç olarak tanımlandı. Bu, psikolojik şiddetin temel bir şiddet biçimi olarak kabul edildiği ve mağdurlara yasal koruma sağladığı Sözleşme'nin 3. maddesiyle uyumludur. Letonya’da 2024 yılında, bu maddeye göre 185 ceza davası; 2025 yılının 8 ayında, 224 suç içeren 213 dava açıldı.
• Cinsel taciz tanımı genişletildi, dijital olarak gerçekleşen cinsel taciz cezalandırılmaya başlandı.
• Zulüm ve tehditlere verilen cezalar üç yıla kadar hapisle ağırlaştırıldı,
• Fail takibine yönelik elektronik izleme sistemi 2025 yazında yürürlüğe girdi,
• Kriz daireleri ve danışmanlık merkezleri ülke geneline yayılması planlandı. Hayatları ve sağlıkları risk altında olan şiddet mağdurları, 30 güne kadar acil olarak güvenli bir ev bulabilirler ve bu süre 180 güne kadar uzatılabilir. Danışmanlık sayısı da artırıldı, mağdurların ciddi şiddet olaylarının ardından iyileşebilmeleri için 120 seansa kadar danışmanlık hizmeti sağlanması garanti altına alındı.
• Ve ilk kez 2024–2029 Ulusal Şiddetle Mücadele Planı kabul edildi.
Tüm bu değişikliklerin kaynağında İstanbul Sözleşmesi’nin yükümlülükleri vardı. Ancak iki yıl bile geçmeden, aynı parlamentoda Sözleşme’nin feshi tartışılmaya başlandı.
Parlamento çekilme kararı aldı
Sözleşmeden çekilme tasarısı, iktidardaki koalisyonun üç partisinden biri olan Yeşiller ve Çiftçiler Birliği (ZZS) tarafından gündeme getirildi.
30 Ekim'de Saeima milletvekillerinin çoğunluğu Letonya'nın Avrupa Konseyi Kadınlara Yönelik Şiddetin Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'nden ayrılması yönünde oy kullandı. 13 saatten fazla süren tartışmaların ardından milletvekilleri, 56'ya 32 oyla ve 2 çekimser oyla uluslararası antlaşmadan ayrılma kararı aldı. 
İstanbul Sözleşmesi'nden ayrılma tasarısının yürürlüğe girmesi için, Cumhurbaşkanı tarafından imzalanması (yayımlanması) gerekiyor. Cumhurbaşkanı 10 gün içinde veto verebilir. Cumhurbaşkanı, yasanın mevcut haliyle tatmin edici olmadığını düşündüğü nedenleri açıklayabilirse, yasayı Parlamento'ya geri gönderme yetkisine sahip. Bu durumda, Saeima, Cumhurbaşkanı'nın gerekçeli itirazlarını sorumlu komiteye iletmek ve yasayı yeniden gözden geçirmek için bir tarih belirlemek zorunda. Bu ek okumada, parlamento sadece Cumhurbaşkanı'nın itirazlarını ve onun ifade ettiği itirazlarla ilgili önerileri değerlendirir.
Cumhurbaşkanı'ndan açıklama
Cumhurbaşkanı Rinkēvičs, parlamentonun kararını beklediğini ve tasarı kendisine geldiğinde anayasaya uygun olarak değerlendireceğini açıklamış durumda.
Letonya Devlet Başkanı Edgars Rinkēvičs bugün -cuma günü- yaptığı açıklamada, Saeima'nın 30 Ekim'de Letonya'yı Kadınlara Yönelik Şiddetin Önlenmesi ve Kadınlara Yönelik Şiddetle Mücadele Sözleşmesi'nden, yaygın olarak İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen sözleşmeden çekme kararını değerlendireceğini söyledi.
Rinkēvičs, resmi internet sitesinde ve sosyal medyada kısa ama aynı içerikteki açıklamalarda bulundu: “Anayasa uyarınca, Saeima'nın kabul ettiği 'Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi'nden çekilme yasasını, ideolojik veya siyasi değil, devlet ve hukukla ilgili hususları dikkate alarak değerlendireceğim.”
Her yerde aynı bahane
Cinsiyet eşitsizliğini ortadan kaldırmayı bir sorumluluk olarak devletlere yükleyen ve eşitsizlikten kaynaklı şiddeti önlemek için devletleri sorumlu tutan İstanbul Sözleşmesi’nden Sözleşmeden çekilme tartışmasını sürdüren siyasetçiler her ülkede benzer bir bahane koyuyor önüne. Letonya’da da sözleşmeden çekilmeyi savunan milletvekilleri, gerekçelerini “toplumsal cinsiyet kavramının biyolojik cinsiyetin ötesine geçtiği” iddiasına dayandırıyor. Birçok milletvekili ayrıca, “Letonya’nın kadına yönelik şiddetle mücadelede zaten güçlü yasaları olduğunu, bu nedenle Sözleşmeye artık gerek kalmadığını” savunuyor.
ZZS Saeima Grubu Başkanı Harijs Rokpelnis, “Sözleşme kisvesi altında bir ideolojik yaklaşım var. Şiddetle mücadele sembolü olmaktan çıktı; artık sol ideolojinin sembolü haline geldi. Bu bizim için kabul edilemez” gerekçesini öne sürdü.
Ancak bu çıkış, yaklaşan Saeima seçimleri öncesinde halkı bölmenin, kadınlar üzerindeki şiddet sopasını sallamanın bir aracı olarak kullanılıyor gibi görünüyor, diğer pek çok ülkede gerçekleştiği gibi. “Aile değerleri” ve “LGBTİ karşıtlığı” söylemleri seçimleri konsolide etmek için araçsallaştırılıyor.
Binler sokakta
Parlamento binasının önünde binlerce kişi, Letonya’nın bu geri adımına karşı sesini yükseltti.
Binlerce kişi ellerinde “Şiddete hayır! Sözleşmeye evet!”, “Eşini dövmek bizim değerlerimizde yok”, “Popülizm yok eder, sözleşme korur!” yazılı dövizler taşıdı.
‘Hayatlarımız onların ideolojik kampanyası olamaz’
Letonya Radyosu’na konuşan protestolara katılan biri şöyle dedi: “Bazı politikacılar için bu sadece bir seçim oyunu. Bizim hayatlarımız onların ideolojik kampanyası olamaz.”
‘Oy uğruna toplumu bölüyorlar, şiddet mağdurları zarar görecek’
Şiddet mağdurlarıyla çalışan Centrs Marta (Marta Merkezi), sözleşmeden çekilme sürecine ilişkin kapsamlı bir açıklama yaptı. Derneğin Çıkar Savunma Departmanı Başkanı Beate Jonite, politikacıların “oy uğruna toplumu bölmesinin kabul edilemez” olduğunu vurguladı: “Bir söz verip iki yıl sonra geri almak doğru değil. Şiddet mağdurları bu iptalden en çok zarar görecek.”
Kadınörgütleri önümüzdeki hafta yeniden 8 Kasım sabahı Saeima önünde yine toplanacak.
Diğer ülkeler: Letonya sözleşmeden çekilen 2. ülke olma yolunda ilerliyor
Sözleşme ilk olarak 2011 yılında İstanbul'da imzalandı ve üç yıl sonra yürürlüğe girdi. Avrupa Birliği ülkelerinin çoğu sözleşmeyi imzaladı ve onayladı.
2023 yılında sözleşmeyi onaylayan Letonya, sözleşmeden çekilen ikinci ülke olma yolunda ilerliyor. Türkiye, 2021 yılında sözleşmeden çekildi.
2020 yılında, Polonya'nın o dönemki sağcı hükümeti anlaşmadan çekilme sürecini başlattı, ancak daha sonra yerini Başbakan Donald Tusk'un merkezci kabinesi aldı ve Tusk geçen yıl bu planları iptal etti.
Fotoğraf: @ltvzinas/X hesabındaki videodan ekran görüntüsü
İlgili haberler
İstanbul Sözleşmesi'nden vazgeçmiyoruz çünkü...
Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Kararı ile feshedildiği açıklanan İstanbul Sözleşmesi nedir? Kadına yönelik şiddetle mücadele de yeri nedir? Sizin için derledik...
Polonya Meclisinde İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmek için hazırlanan tasarı reddedildi
Polonya Parlamentosunun alt meclisi, ülkenin İstanbul Sözleşmesi’nden ayrılıp ayrılmayacağını belirleyecek yasa tasarısını oylamak üzere toplandı. “Aileye Evet, Cinsiyete Hayır" tasarısı reddedildi.
‘İstanbul Sözleşmesi’ni tartışma, kadın cinayetlerini durdur’
Pek çok kesimden Pınar Gültekin cinayetine tepki yağarken, kadın örgütleri İstanbul Sözleşmesi’nin tartışmaya açılmasının kadın cinayetlerine meşruiyet kazandırdığını söyledi.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN

























