Mücadelemiz güvencemiz olacak
'Biz ne kadar beraber durursak, dayanışmamızı ne kadar güçlendirirsek sınıflarımız da kampüslerimiz de, sokaklar da o kadar güvenli olacaktır.'

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü'ne giderken Türkiye'nin dört bir yanından kadın cinayeti haberleri alıyor; kadınların her gün fiziksel, psikolojik şiddete, çalıştığı yerlerde mobbinge ve ailesinde, okulunda, yürüdüğü yolda ayrımcılığa ve çeşitli baskılara uğradığına şahit oluyoruz ya da bunları doğrudan biz yaşıyoruz. Tek adam iktidarı aile on yılını ilan etmişken, katiller cezasızlıkla ödüllendirirken ve 11. Yargı Paketi tartışmaları sürerken biz kadınlar daha ağır baskılar altında eziliyor, yaşam mücadelesi veriyoruz. Peki tüm bunlar devam ederken üniversiteli kadınlar neler yaşıyor; kampüslerinde, fakültelerinde nelere maruz kalıyorlar?

Her alanda dayatmalara maruz kalan kadınlar, üniversitelerde de rahat bırakılmıyor. Bir umutla geldikleri üniversitelerde ayrımcılık, cinsiyetçi tutumlar ve pasifleştirme uygulamalarıyla karşı karşıya kalıyorlar. Üstelik Cinsel Tacizi Önleme Kurullarının işletilmemesi sebebiyle kadın öğrencilerin en temel hakkı olan güvenlik bile sağlanamıyor. Bu ağır tablo, sınıf kapılarından içeri adım attığımızda da değişmiyor. Öğrenciler arasında “rekabet” adı altında örgütlenen küçümsemelere ve zorbalığa, akademisyenlerin “Sektörde tutunamayacaksınız, boşuna okumayın!” gibi cinsiyetçi ithamlarına maruz kalıyoruz. İsmi bilinen köklü kurumlarda bile süren bu ayrımcılığa karşı susmuyoruz! Genç kadınlar olarak bir araya geliyor, dayanışmamızı büyütüyoruz.

Eşitsizlik kampüs duvarını aştı

Kadınların bir araya geldikleri üniversite topluluklarının baskı altında tutulduğu bu dönemde, üniversitelerde ve fakültelerde kadınların yaşadığı sorunları konuşmak, çözüm yolları üretmek için toplanıyoruz çünkü toplumsal eşitsizlikler kampüs duvarlarını aşmış durumda.

Geçtiğimiz günlerde Davutpaşa kampüsünde bir buluşma düzenledik. Kampüste yaşadığımız birçok sorunu konuşup dertleşirken bir yandan da kadınların neden ezildiğini ve bunların çözüm yollarının neler olabileceğini değerlendirdik. Aynı zamanda birlikte olduğumuzda; sınıflarımızdan, fakültelerimizden kadınlarla birleşip sokaklara çıktığımızda, okuldaki sorunlarımıza çözümleri beraber aradığımızda birçok kez kazanım elde ettiğimizi, şu an pasife alınmış olan Kadın Çalışmaları Topluluğu'nun da böyle bir mücadeleyle kazanıldığını konuştuk. 25 Kasım’a giderken çeşitli etkinliklerde buluşmayı planlamanın yanında nasıl daha kalabalık olacağımızı, üniversiteli kadınlar kampüslerde, yurtlarda örgütlenmenin yollarını aradık. Fakülte fakülte bir araya gelen kadınların birlikte yaptıkları etkinlikleri dinledik. Fakültesinde kadın dayanışma grubu bulunmayan fakültelerde bunları kurmayı denemeye karar verdik. Yurtlarda ise yaşanan sorunlara beraber çözüm aramak için kat temsilcilikleri veya kat grupları kurulabileceğini, böylelikle hem dayanışmanın güçleneceğini hem de çözüme giden yolu aşacağını düşündük. Bu planları gerçekleştirmek ise bizim elimizde. Biz ne kadar beraber durursak, dayanışmamızı ne kadar güçlendirirsek sınıflarımız da kampüslerimiz de, sokaklar da o kadar güvenli olacaktır.

Kimya - Metalurji Fakültesi, kadın dayanışma grubu olan fakültelerden bir tanesi. KMF’li Kadınlar olarak bu toplantılarda yalnız olmadığımızı hatırlıyor; gündelik yaşamımızda ve okul hayatımızda karşılaştığımız, bazen farkına bile varmadığımız mikro ayrımcılıkları tartışıyoruz. Hijyen eksikliklerinden KYK sorunlarına, 25 Kasım’ın anlamına kadar pek çok konuda atölyeler düzenliyor; kitaplar okuyup filmler izleyerek tartışmalarla dayanışma yöntemlerimizi güçlendiriyoruz.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül


Editörden