Geçtiğimiz günlerde Malatya’da boşanma aşamasında olduğu İrfan Taşkın tarafından öldürülen Nursel Taşkın’ın kızı İrem Taşkın annesinin boşanma sürecinde de ölümle tehdit edildiğini söyledi.

Annesinin evlendiği günden beri şiddet gördüğünü söyleyen Taşkın, “Benim annem evlendiği ilk günden beri şiddet görüyordu. 19 yıl evli kaldı. Boşanma davası açtı, 2 yıldır da boşanma davası sürecindeydi. 2 yıldır görüşmüyorduk hiçbir şekilde” dedi.

‘ANNEMİ ÖLDÜRECEĞİNİ SÖYLÜYORDU’

Boşanma davası sürecinde de tehdit aldıklarını ve annesinin İrfan Taşkın’ın ailesi tarafından da tehdit edildiğini ifade eden Taşkın yaşadıklarını şöyle anlattı: “Boşanma davasını açtıktan sonra yavaş yavaş tehditler almaya başladık. Sürekli yolumuzu kesiyordu. Mesela bir defa annem markette çalışırken, çalıştığı markete girip anneme bağıra bağıra ‘Ben seni öldüreceğim. Seni yaşatmayacağım’ diye tehdit etmişti. Biz durumu polise söyledik. Polis kamera kayıtlarını gelip aldı. Yani bunların hepsi elimizde vardı. Telefonla da arayarak defalarca tehdit etti. Babam ve ailesi farklı farklı numaralardan hem annemi hem beni arıyordu. Annesi, babası, kardeşleri arayıp ‘Biz, o ne yaparsa yapsın kesinlikle arkasındayız. Size destek olmayacağız’ diyorlardı. Üstelik annemin şiddete uğradığını da biliyorlardı. Annem şiddete uğradığı zaman aile büyükleri çağrılmıştı. Tabii onun anne babasını da çağırdık biz. Geldikleri zaman söylüyorduk işte ‘Babamız annemize şiddet uyguluyor’ diye. Annem kendi de anlattı. Geldikleri zaman zaten annemin her yeri mosmordu. Kendileri de görüyordu. Bize dönüp ‘Erkektir yapar. Bizim oğlumuz her şeyi yapar, ne istese yapar. Siz sesinizi çıkaramazsınız’ diyorlardı.”

İrem Taşkın| Fotoğraf: Berfin Güler/Ekmek ve Gül

‘UZAKLAŞTIRMA KARARININ ETKİSİNİ GÖRMEDİK’

Kendinin de İrfan Taşkın’dan şiddet gördüğünü söyleyen İrem, “Biz canımızla tehdit ediliyorduk. Bana da şiddet uyguladı. Defalarca uzaklaştırma kararı aldık. Ama uzaklaştırma kararı uygulanırken bile annem tehdit aldı. Uzaklaştırma kararının biz hiçbir etkisini görmedik. Haliyle böyle olunca korkuyorduk. Dışarı çıkamıyorduk, kendi ihtiyaçlarımızı bile karşılayamaz hale geliyorduk. Dayımlar, anneannem, dedem, teyzem bu süreçte bize çok destek oldular. Bizi yalnız bırakmıyorlardı. Nereye gitsek onlarla birlikte gidiyorduk, ihtiyaçlarımız olduğunda onlar getiriyordu” dedi.

3 kardeş olduklarını ve 2 yıl boyunca babalarının kendilerine destek olmadığını söyleyen İrem, mahkemeden nafaka kararı çıkmasına rağmen babasının nafakayı ödemediğini anlattı.

İrem Taşkın annesinin öldürüldüğü günü ise şöyle anlattı: “O gün annemle evdeydik biz. Kardeşim anaokuluna gittiği için ihtiyacı vardı, evin ihtiyaçlarını almak için akşam 6 civarı evden çıktı. 1 saat kadar sonra annemi telefonla aradım ama ulaşamadım. Sonra eve polis geldi ama bir şey söylemediler ne olduğu ile ilgili.

‘Babanı bulmamız gerekiyor, bize evi göster’ dediler. Ben de onun kaldığı evi onlara gösterdim, bizim eve biraz yakındı. Sonra karakola götürdüler beni. Karakolda da söylemediler ne olduğunu. Daha sonra teyzem ve dayımlar karakola geldiler ve ben o zaman öğrendim annemin öldürüldüğünü.”

‘EN AĞIR CEZAYI ALMALI’
En ağır cezayı almasını istediklerini ve herkesin desteğini beklediğini ifade eden Taşkın, “Şu an en ağır ceza ağırlaştırılmış müebbet. Bu yüzden biz kesinlikle onun en ağır ceza olan ağırlaştırılmış müebbet almasını istiyoruz. Cezai indirim vs. hiçbir şey yapılmasın. Yani bu cani topluma çıkmamalı. Çünkü insani özellik taşımayan biri. Bu bir insanın yapabileceği bir şey değil. Bugün benim anneme zarar verdiyse başkalarına da zarar verir. Görüyoruz 3-5 yıl hapis yatıp sonra serbest bırakılıp toplumun için salınan insanlar var. Bu insanlar herkese zarar verebilir. Bugün benim annemin canına kıyıldı yarın başka birinin annesinin canına kıyabilir bu insan. Şu an elimizden gelen tek şey hukuki süreçle ilgilenmek. Çünkü yapabileceğimiz sadece bu kaldı. Hiçbir şey benim annemi geri getirmeyecek. Bunlarla ilgilenmek istiyoruz. Bu süreç bizim için çok önemli. Bu süreçte herkesten destek bekliyoruz” dedi.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül