Üniversitelerde kadın topluluklarına yasak ve baskı: Baskılara, topluluk kapatmalara karşı birleşeceğiz!
‘Kadın toplulukları iktidarın ve iktidarın sözcüsü rektörlerin ilk elden hedefi haline geliyor; çünkü onlar, kadınların örgütlü gücünü ve direniş potansiyelini büyüten alanlar.’

Birçok dönemde kadınlar, toplumsal hareketin ve mücadelenin öncüsü olmuştur. Bunun örneklerini aramak için çok uzağa bakmamız da gerekmiyor. Geçtiğimiz sene İkbal ve Ayşenur cinayetlerine karşı düzenlenen kadın eylemlerinde, KYK yurdundaki ihmaller sonucu hayatını kaybeden Zeren Ertaş için yurtlarda ve okullarda düzenlenen eylemlerde kadınların mücadeledeki öncü rolünü net bir şekilde fark edebiliyoruz. Faşizmin inşası döneminde ülkede giderek artan baskılara karşı en yüksek sesin, yine bu baskıları yaşamının her alanında şiddetle deneyimleyen kadınlardan çıktığını görebiliyoruz. Baskılar kuvvetle yükselirken kadınların bir araya gelip konuşabileceği, tartışabileceği alanların gerekliliği de açıkça ortaya çıkıyor.

Aile yılının ve sonrasında aile on yılının ilan edilmesiyle kadınların mücadele rotasında çeşitli engeller beliriyor. İktidarın gerici politikalarının üniversitelerdeki garantörü olan rektörler ise bu politikaları kampüslerde hayata geçirmekten geri durmuyor. Kadının değerini aile üzerinden belirleyen aile yılı propagandasıyla çeşitli üniversitelerde karşılaşıyoruz. Bu politikaların bir dayatma olduğunu en net bir şekilde İstanbul Üniversitesinde mezuniyetin “Ailece Bilim” teması kapsamında yapılmasıyla görebiliyoruz. Bunun yanında esnek, güvencesiz çalışma koşulları kadınlar açısından sistematik hale getirilmeye çalışılıyor. Okurken çalışmak zorunda bırakılan genç kadınlar güvencesiz ortamlarda, çok düşük ücretlerle çalıştırılıyor. Aile Yılı politikalarını okullarda da var eden sistem yüzünden genç kadınların sırtındaki yük taşınamaz hale geliyor.

Kadın toplulukları hedefte

Üniversitelerin özgür tartışma alanları yaratan kurumlar olması gerekirken öğrenciler olarak bir araya gelebildiğimiz her yerde sansürleniyor, engelleniyoruz. Bu baskının somut sonuçlarından biri olarak, geçtiğimiz hafta içerisinde Yıldız Teknik Üniversitesinde 30’dan fazla kulüp ve topluluğun kapatıldığını veya bir süre pasife alındığını, kapatılanların yerine ise rektörün “uygun gördüğü” 20’ye yakın kulübün açıldığını öğrendik. Kurulduğu günden itibaren çeşitli sansürlerle, kapatılma tehditleriyle karşı karşıya kalan, tüm şartları karşılamasına rağmen kulüp yapılmayan Kadın Çalışmaları Topluluğu (KAÇAT) da askıya alınan topluluklardan birisi. Genç kadınlar kampüste, sınıfta, yemekhanede her türlü tacize maruz bırakılırken kadınların bir araya gelebildiği, yaşadığı problemleri güvenle aktarabildiği alanların kapatılması kampüsü daha da güvensiz hale getiriyor.

Ataerkil düzende kadınların birleşebildiği her yer çeşitli baskılara, sansürlere, tehditlere maruz kalıyor. YTÜ KAÇAT kapatılan ilk kadın topluluğu da değil. Yakın zamanda Uludağ Üniversitesi yönetimi, yıllardır kurulmasına izin vermediği Kadın Çalışmaları Topluluğunu bu kez de aile yılı kapsamında farklı bir kadın kulübünün varlığı sebebiyle reddetmişti. Aile yılı kapsamındaki “Kadın ve Aile Çalışmaları Topluluğu” ise kadınların gerçek ihtiyaçlarını değil, kadını eve hapseden söylemleri öne çıkarır hale gelmişti. Üniversitede talepleri için mücadele etmek isteyen kadınlar topluluğun yönetimini devraldığında ise bu topluluk da kapatıldı.

Kadınlar örgütsüz bırakılmaya çalışılıyor

Kadın topluluklarının kapatılması, üniversitelerde tesadüfen alınmış idari kararlar değil, iktidarın bilinçli ve planlı politikalarının bir sonucu. 19 Mart’ta yaşanan süreçte öğrencilerin ve kadınların sokakta gösterdiği kararlı duruşun önüne geçemeyen iktidar, bugün aynı işi rektörler eliyle yapmaya çalışıyor. Nasıl ki yargı eliyle muhalefeti dizayn etmeye girişiyorsa, üniversitelerde de tüzük ve yönergeleri değiştirerek toplulukları dizayn etmeye, sesini yükselten öğrencileri dağıtmaya uğraşıyor. Özellikle kadın toplulukları bu saldırıların merkezinde yer alıyor çünkü genç kadınların bir araya gelerek dayanıştığı, sorunlarını dile getirdiği ve birlikte çözüm aradığı alanlar iktidarın inşa etmeye çalıştığı düzen için tehdit olarak görülüyor. Kadınların örgütlü olduğu yerde baskılar daha güçlü bir karşılık buluyor, saldırılar boşa düşüyor. Bu yüzden iktidar, kadınları örgütsüz bırakmaya, yalnızlaştırmaya, dayanışma ağlarını dağıtmaya çalışıyor. Örgütsüz kalan kadınlar daha kolay saldırıya uğruyor, hakları gasbediliyor ve yaşamları hedef haline getiriliyor. Tam da bu nedenle kadın toplulukları iktidarın ve iktidarın sözcüsü rektörlerin ilk elden hedefi haline geliyor; çünkü onlar, kadınların örgütlü gücünü ve direniş potansiyelini büyüten, geleceğe dair umudu çoğaltan alanlar.

Biz üniversiteli kadınlar olarak kadını ikincil konuma atan gerici politikalara ve bu düzene karşı, kapatılan topluluklarımıza ve kulüplerimize rağmen var gücümüzle sesimizi çıkarmalı, taleplerimizi birlikte yükseltmeliyiz. Çünkü biliyoruz ki, biz baskıya karşı koymadıkça alanlarımız elimizden alınmaya devam edecektir. Kurulmaya çalışan bu faşist rejime karşı kampüslerimizde birleşmeli ve birlikte mücadele etmeliyiz.

Kadınların taleplerine saldırı

Yıldız Teknik Üniversitesi Kadın Çalışmaları Topluluğu ve okuldaki kadınlar güvenli kampüs talebiyle okulda bir Cinsel Tacizi Önleme Kurulu (CİTÖK) kazanmıştı. Ancak bu kurul uzun yıllardır etkinleştirilmiyor. Çeşitli problemlerle karşılaşan kadınlar, okula çözüm veya danışmanlık için başvurduğunda bünyesinde bu alanlarda yetkin kişilerin bulunmamasıyla beraber ciddiyetsiz tavırlarla karşılanıyor. KAÇAT’ın geçtiğimiz sene içerisinde yürüttüğü “Etkin CİTÖK” kampanyası da hayati önem teşkil ederken bu topluluğun pasife alınması kararının kadınların güvenli kampüs taleplerine ilişkin de olduğu görülebiliyor.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
YTÜ KAÇAT’tan kadınlar: Göz yumulan vahşete karşı yaşayacağız

YTÜ Kadın Çalışmaları Topluluğundan metroda bir erkeğin elinde bıçakla bir kadının üstüne yürümesine tepkilerini dile getirdiler.

YTÜ’de 11 öğrenci kulübünün kapatılmasına tepki: Kadınların güvenli alanları hedef alınıyor

YTÜ yönetiminin 11 öğrenci topluluğunu kapatmasına öğrenciler “İrademize darbe vurdular, ifade özgürlüğü kapatıldı” diyerek tepki gösterdi.

8 üniversite kadın kulübünden YTÜ rektörlüğüne tepki: 'Kulüplerin kapatılmasını kabul etmiyoruz'

YTÜ’de Kadın Çalışmaları Topluluğu dahil 11 kulübün kapatılmasına tepki gösteren 8 üniversite kadın kulübü, şiddete karşı kadınların dayanışma ve mücadele alanlarının hedef alındığını söyledi.


Editörden