
Yıllardır kadınlar üzerinde vazife edilen çocuk bakımını üstlenmeye veya çocuk bakımını organize etmeye mecbur bırakılıyor. Son yıllarda kamuda hizmetlerin iyice azalmasıyla büyük daha fazla kadınların üzerine biniyor. Öte yandan devlet bütüncül çözümler yerine proje bazlı çocuk gelişimine uygun olmayan biçimler ortaya seriyor.
Çocuk bakımı politikalarında olması gereken tüm çocukların 0-3 yaş dönemini de kapsayacak şekilde erken çocuk bakım olanaklarından koşulsuz ve ayrımsız olarak faydalanmasının sağlanmasıdır. Bunun yegâne yolu ise kamusal hizmet olarak, ücretsiz, nitelikli, yaygın, işyeri ve mahalle odaklı çocuk bakım merkezlerinin açılmasıdır. Bu, vazgeçilmez, devredilemez ve ertelenemez temel bir çocuk hakkıdır. Oysa yıllardır bu konu, kamunun asli rol ve sorumluluğunu devre dışı bırakmak üzerinden şekilleniyor. Mevcut kamu kreşlerinin sıfır noktasına çekilmesi, konunun özel sektöre devredilmesi, 0-3 yaş çocuk bakım merkezlerinin yok durumunda olması; 0-5 yaş çocuk bakımının ancak yüksek maliyetler karşılığında özel sektörde sağlanabilmesi bu hizmetleri erişilemez hale getirmiş durumda.
Tercih edilen ekonomik politikalar, bu konudaki kamu hizmetlerini daha da daraltmayı dayatıyor. Nitekim orta vadeli programlar vb. politika belgeleri ile bunlarla bağlantılı olarak uygulanan kamu tasarruf tedbirleri yeni kreş binaları açmayı, bu alana personel almayı, bütçe ayırmayı engelliyor.
Komşu, büyükanne, bakıcı çözüm değil
Diğer taraftan ise kadın istihdamını artırma ihtiyacı, iktidara bu soruna bir şekilde çözüm bulmayı dayatıyor. Bu tabloda çözüm, “alternatif bakım modelleri” adı ile tamamen kamu sorumluluğu ve maliyeti dışında aranıyor. Özel sektörü daha fazla kreş açmaya teşvik etmek, özel sektör hizmetlerinden ücretsiz faydalanabilmek adına kuponlar dağıtmak, erişimi daha zor bölgeler için geçici süreli, gezici uygulamalarda bulunmak, bazen bakım işini büyükannelere, bazen de bakıcı için annelere ödenek desteği sunmak bu tabloda öne çıkan örneklerdir. Her birinin detaylı analizi gerekli olmakla birlikte burada kısa hatırlatmalarla yetineceğiz.
Kamuda çalışan memurlar için yarı zamanlı çalışabilmeyi düzenleyen yönetmelik yayınlandı. Çocuk ilkokula başlayana kadar talep edilmesi halinde yarı zamanlı çalışabilecekler; karşılığında tüm ekonomik ve özlük hakları yarıya düşecek; kanuni süt iznini kullanamayacaklar; yükselme şansı azalacak; çocuklar kurumsal bakım hizmetlerinden mahrum kalacaklar. Çocuk odaklı olmayan, gelir düzeyi yüksek ebeveynlerin tercih edebileceği, tek başına çocuk yetiştiren anneler için bir seçenek olmayan bu yöntemde çocukların yarım gün bakım sorunu ise halen devam ediyor olacak.
Çocuğa evde bakacak kişilerin desteklenmesine dayanan uygulamaların son örneği, SGK’nın Eğitimli Çocuk Bakıcılarının Teşviki Yoluyla Kayıtlı Kadın İstihdamının Desteklenmesi AB Projesi'dir. 2020-2022 arasında 3 ilde 0-24 aylık çocuğuna sertifikalı ve sigortalı bakıcı tutan, kendisi de sigortalı çalışan annelere teşvik ödemesi yapılmasını içeriyordu. Asıl hedefi, bakıcıların sigortalı yapılmasını teşvik etmek ve kayıtlı istihdamı artırmaktı.
Çocuk değil ucuz iş gücü odakta
Bu projenin bir özelliği de 2022 yılında, kadın istihdamının önündeki engellerden biri olan çocuk bakımı konusunda “alternatif” model önerileri geliştirmek üzere bir politika belgesi yayınlanmasıydı. Bu belgede, temel bir model olarak Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından yürütülecek ve denetlenecek Komşu Anne Modeli önerisi yer aldı. İşte bu belgenin, Aile Bakanlığınca duyurulan Komşu Anne projesinin dayanağını oluşturduğu anlaşılıyor. Bakanlık detayları paylaşmasa da bu belgede modele yönelik tüm çerçeve açıklanıyor.
Özetle; bakıcılık yapan kadınların belirli sertifikalar alarak kendi evlerinde, 0-6 yaş arasında en fazla 5 çocuğa bakacağı, bakıcıların kendi hesabına çalışan statüsünde sigortalı olacağı, asgari ücretin 1.5 katından aşağı olmayacak şekilde ücretlerinin ebeveynler ile bakıcılar arasında belirleneceği, kendi aralarında sözleşme yapacakları; başvuru, yetki verme ve denetim dahil tüm sürecin Aile Bakanlığı tarafından yürütüleceği bir modeldir. Çocuk odağında olmayan, kadın yani ucuz iş gücü istihdamının artırılmasına odaklı, özel kreşlerin önünü açan, ciddi şekilde riskler ve tehlikeler içeren bir modeldir.
Böylece kurumsal erken çocukluk bakımı politikaları geriletiyor, erken çocukluk bakımı ve eğitimi, “kurumsal” bir hizmet olmaktan çıkartılıyor. Yani çocukların ihtiyaçlarına göre yapılandırılmış bir ortamda, kurumsal bir binada, ulusal standartlarla uyumlu bir işleyiş ve programa sahip, ilgili ve farklı meslek profesyonellerinin katılımı ile çocukların günlük ve bütünsel ihtiyaçlarının farklı meslek grupları tarafından bir arada değerlendirildiği ve çözüldüğü, kendi içinde bir yönetim, izleme, müdahale ve denetim mekanizması olan, profesyonel bir hizmet olmaktan çıkartılıyor.
Bir evde tek bir “bakıcı” tarafından çocuklara sunulan hizmet, “kurumsal” bir hizmetmiş gibi kabul edilerek kamu hizmetlerinin parçası haline getiriliyor. Bu, bu alandaki kamu politikaları açısından da problemli bir dönemeçtir.
Bakıcı sistemi değil kamusal kreşler lazım
Bu çocuk odaklı bir program değildir. Üstelik problem bununla sınırlı değil; çocuklar için çok yönlü riskler taşıyor. Çocuklar kötü muamele, istismar, ihmal ve kazalar başta olmak üzere birçok riske açıktır. Gerçek bir denetim mekanizması sunulmamaktadır; zaten bu model ile böyle bir denetim mümkün değildir.
Bu model savunulurken özel kreşlerden istenen gerekliliklerin maliyetinin fazlalığı, hizmetin yaygınlaşmasında bir engel olarak tarif ediliyor; bakıcıların evde bakımı ile maliyetin azalıyor olması bir avantaj olarak sunuluyor. Bu, başlı başına bir çocuk hakları ihlalidir. Çocuklar için zorunlu gereklilikleri azaltmak ve bununla övünmek, çocukları bunların olmadığı ortamlara mahkum etmek anlamına gelir.
Kısacası tablo şudur: Dar gelirli olan ve özel kreş maliyetlerini karşılayamayacak ailelerin çocukları için gösterilen adres, ya anneleri ile ya da bakıcılarla evde kalmalarıdır. Kamusal olarak ailelere “destek” diye sunulan budur. Kurumsal çocuk bakım hizmetlerinin yaygınlaştırılmasına yönelik bir stratejinin adı bile yok. Kadınlara ve ailelere reva görülense yokluk içinde bu uygulamalara rıza göstermek...
Fotoğraf: Birleşik Metal-İş
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN