
Merhabalar adım şu, soyadım şu, diyerek başlamayı çok isterdim. Fakat birazdan okuyacağınız gerçeklerden ötürü, çalıştığım kurumdan tehditle istifa dilekçemi imzalatmalarından korkuyorum. Belki de diyeceksiniz ki içinizden “Aman sen de ne abarttın...” Hayır efendim abartmadım, ben bu duruma özel bir kurumda benim gibi öğretmen olarak çalışan bir arkadaşımın bizzat yaşadıklarıyla tanık oldum.
Üniversiteden mezun olduktan hemen sonra ücretli öğretmenlik yapmaya başladım. Saatine 17 lira aldığım ve iş yükümün kadrolu bir öğretmene göre daha fazla olduğu ve buna katlanmak zorunda olduğumu sindirerek 1 yıl geçirdim. Ücretli bir öğretmen olduğum için ve kadrolu bir öğretmene göre daha çok iş yükümün olmasına rağmen birçok haktan mahrum kaldım.
Öğretmenlik mesleği hakkında çok da doğru olmayan bir görüş var. “Öğretmenlik çok rahat bir meslek, giriyorsun sınıfa konuşuyorsun laklak çıkıyorsun, akşam 5’te eve gidiyorsun. Hafta sonu zaten tatil, 3 ay tatil, oh ne güzel meslek.” Ben de ailemin bu görüşü yüzünden bu mesleğe başladım.
Bir keresinde iş görüşmesine çağrıldığım bir kurum vardı. Benden branşım dışında birkaç branş daha anlatmamı istediler ve ben de “Tamam” dedim. Benden boş zamanlarımda kayıt almamı da istediler. Sonra oturduğum semtin meydanında, kurumun standını açıp tanıtım yapmamı istediler ve şimdi okuyacaklarınıza inanmayacaksınız fakat sonunda bana yere paspas atıp yemek yapıp yapamayacağımı sordular…
Zaman geçti, başka bir kurumla anlaştım, her şey tam yoluna girdi derken bu sefer kurumun kurucusu tarafından tehdit ve hakaretlere maruz kalmaya başladım. Üstelik öğrencilerimin önünde! Kurumdaki tüm öğretmenler olarak kurucumuzla köşe kapmaca oynamaya başlamıştık. Uzaktan eğitime geçtik, tam bir oh çekeceğiz derken bu sefer de uzaktan eğitimi okullara giderek vermeye başladık. Bir zaman sonra evlere geçsek de bu sefer kurucu tarafından evde eğitim verdiğimiz için sanki hiçbir iş yapmıyormuşuz gibi muameleler görmeye başladık. Gecenin bir saatinde aranıp konu olarak nerede kaldığımız soruluyordu. Öğrencilerin hiçbiri derse katılmasa da Zoom’da bekliyorduk. Maaşlarımız geç ve parça parça verilmeye başlandı ve insan yerine koyup bir açıklama bile yapılmadı.
İstifa edemiyorum çünkü geçindirmem gereken bir ev var. KPSS’ye çalışamıyorum çünkü özellikle uzaktan eğitimde sırf evlerdeyiz diye akşamlara etüt dersleri konuluyor ve 8 bin öğretmenin gireceği sınavda sadece 146 kişi atanıyor, ayrıca 2 sene çalışmadan geçinemem. Biz öğretmenler olarak özel sektördeki patronlarımızın ağzından çıkacak bir söze bakıyoruz.
Biz özel sektör öğretmenleri olarak bir kurucunun kötü gününde göze batmamak için sesli nefes bile almıyoruz, çünkü günün son dersinde nedensiz yere bir anda dersinizi bölerek öğrencilerinizin önünde kovulmakla ve meslek onurunuza leke sürülmekle tehdit edilebilirsiniz. Benim yeni yılda dileğim tüm ama tüm özel sektör çalışanlarının insan yerine konulup ve iş ve ahlak etiğine uygun davranılması yönünde.
Görsel: icons8
İlgili haberler
Üç kuruşa, güvencesiz, köle gibi çalıştırılan etüt öğretmenleri: ‘DUR’ DEMEZSEK DURMAYACAK!
Uzaktan eğitimle birlikte etüt öğretmenlerinin de yükü arttı. Yükü artarken ücretleri düşen, hatta ücretlerini düzenli alamayan öğretmenler ise artık bu duruma isyan ediyor.
‘Öğretmen’ de işçi, hem de en kölesinden!
Özel bir okulda öğretmenlik yapan Mine, patronları kollayan sözleşmelerden, pandemide ağırlaşan koşullardan bahsederken çok değerli bir deneyim de paylaşıyor.
Rehabilitasyon öğretmenleri örgütleniyor: Haklarımızı istiyoruz, ayrımcılığı kabul etmiyoruz
Uzun süredir yürüttükleri çalışmalar sonucunda Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Öğretmenleri Derneğini kuran eğitimciler, özlük haklarını istiyor.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN