Geçmişte başörtüsü için verdiğimiz mücadele ne içindi?
Ankara Etimesgut'tan bir okurumuzun mektubu bu. Çelişkileri olan, çelişkilerinin farkında olan bir kadın o. Sizinle de tartışmak istiyor bu çelişkileri. Benzer çelişkileri yaşayanlar var mı?

Düşünüyor ülkem şu sıra. Herkes düşünüyor. Ama kadınsan biraz daha fazla düşünüyorsun. Toplumdaki yerimizi, kim olduğumuzu her gün hatırlatırlar bize.
“Kadın ile erkek eşit olamaz, fıtrata aykırı” derler mesela. Hiç bir şey diyemezsin. “Fıtrat” çünkü, yaratılış yani. Yaradan bizi böyle yaratmış, eksik! O Yaradan’ın bize bahşettiği aklı hiçe sayarak, asla düşünmeyerek birileri “Fıtrat” dediği için hemen inanıveririz; eşit olmadığımıza, eksik olduğumuza.
23 yıldır türbanlı olan ben, şu sıralar etrafımda olanı biteni anlamaya, anlamlandırmaya çalışıyorum.
Geçmişe, üniversite yıllarıma gidiyorum. Başörtünün yasaklandığı dönemlere... Nasıl mücadeleler verdiğimize, okuldan ayrılmak zorunda kalan arkadaşlarımızın perişan hallerine takılıyor aklım. Bak, hak yerini buldu diyorum. Artık türban her yerde serbest diyorum, nankörsün sen diyorum, diyorum da...
Birileri de çıkıp “Kadınlar için tek kariyer annelik” diyor. Sonra okuyorum. 2000 yılında 20-24 yaş aralığındaki kadın işsizlik oranı yüzde 13,1 iken, bu oran 2016 yılında yüzde 23,9 a çıkıyor. Bu süre zarfında erkeklerin işsizlik oranlarında da bir düşme olmuyor.
Şimdi kadını sorun olarak gören bu yönetim başörtüsünü serbest bırakarak neyi amaçlıyor? Ve yine geçmişte verdiğimiz mücadele neyin mücadelesiydi? Toplumsal hayatın içinde var olma çabası değil miydi? Peki, şimdi bu durumdan niye rahatsız olmuyoruz? Bizi evlerimize hapsetmeye çalışan bu zihniyet ‘dindar’ olduğu için mi? Mini etek, şort giyen kardeşlerimiz darp edildiklerinde, tecavüz meşrulaştırılmak istendiğinde niye sesimiz çıkmıyor?
Düşün düşün bitmiyor. Evinde uyurken tecavüze uğrayıp öldürülen müzisyen Deniz mesela. Acaba arkasından ‘zaten yalnız yaşıyormuş’ dediklerini duymuş mudur? Deniz duydu mu bilmem ama biz duyduk.
Şimdi bütün bunlara engel olma şansımız varsa, küçücük de olsa yönetime katılma hakkım varsa ve bu hakkımı tek kişiye devretmemi istiyorlarsa, kim olursa olsun “Hayır” diyorum.





İlgili haberler
Cemaatlerdeki kadınlar sorguluyor

Rukiye ve Nazlı Kağıthane’de İsmail Ağa Cemaati’nin sohbetlerine katılan kadınlardan... Öncesinde bir şekilde Gülen cemaatiyle de temasları olan bu iki kadınla referandumu konuşuyoruz.

Başörtülü bir kadın soruyor

‘Başörtüsü ile yaptığı haksızlıkları örtmeye çalışan, bunu simge olarak kullanan, bir dönemin mağduru şimdi haksızlık yapmaktan çekinmeyen kadınlar da kız kardeşim mi?’

AKP, kadınlara başörtüsü dışında bir şey söyleyemiyor

Akademisyen, Antropolog Ayşe Çavdar: Erdoğan kendisini kadınlara kader gibi sunarak ve AKP’yi de yok ederek devam ediyor. Bir tek Erdoğan var ve bir tek kişinin olduğu yerde siyaset yoktur.


Editörden