
7.40 güne başlamak için zorunlu saat. Gün aydı mı? Aymadı. Maraton başlıyor malum. Otomatiğe bağlandım, doğruca mutfak, hızlıca kahvaltı. Can için ayrıca okul kahvaltısı. Evde yapmıyor mu? Yapıyor ama diğer çocuklar yerken canı çekmesin Can’ın şişer bir yerleri...
Kahvaltı hazır, sıra çocukları dürtmeye geldi. Eylül yavaş, krize girmeden sakinliğimi koruyarak anne şevkatinden ödün vermeden uyandırıyorum. Can uyurken çoraplar giydiriliyor. E bir de rutinimiz var, “Kalk artık sabah oldu sütçü köşeyi döndü.” Her sabah bed sesime lanetler okuyorum. Kahvaltı devam ederken Eylül’ün saçları örülüyor. Ve yeni bir şarkı; “Haydi acele edelim geç kalmayalım.” Kapıdayım, arabadayız, Can’ın okulu, Eylül’ün okulu...
Veee evdeyim, balkondayım sonunda kahve mi içiyorum. Eğer şanslıysam Aliağa’ya gitmem gerekmiyor. Hay Allah, Bülent’i unuttum o biz daha uyanmadan işe gidiyor, öğlen kahvaltıya geliyor. Yani bu, şu anlama geliyor; sabah kahvaltı yapan çocuklara öğlen için yemek yaparken, sabah kahvaltı yapmayan erime öğlen kahvaltı hazırlanacak. Eveet öğlen oluyor son kontrol; yemek ok! Kahvaltı ok! Hadi bakalım Eylül’ü alalım oradan Can’a geçelim...
Mutlu aile tablosu varan 1, önce masadan Bülent ayrılıyor, hooop işe. Sonra Eylül hooop okula bırakılıyor. Her gün 3 kilometre okula yürüyerek gidip gelen ben, şemsiyesinden su geçirmez botuna, montuna kadar her şeye sahip günde dört defa okula bırakılıp alınan kızım. Neyse döndük hadi eve... Can bekler, masa bekler, mutfak bekler, balkonda toplanacak çamaşır, makinede asılacak çamaşır, yerlere dökülmüş kırıntı, sulanacak çiçek, beslenecek kedi, kuş... Çok bekleyenim var çok.
Süre başlar... Akşam yemeği de tamamsa Eylül’ü almaya gidiyoruz. Akşam yemeği, çayın yanına kek, çörek... Ödev eşliğinde şahane gider. Çocukların tepesine eğilen öğretmenin midesine de yazık, ama şimdi hadi banyoya... O saçlar ter kokmayacak, ben çektim, öğretmen çekmesin. Saçlar... Süper baba kurutuyor. Can’a kitabını da okursa taparım ona! Akşam yemeğinden sonraki rutin; masa bulaşık, bulaşık makinesi aç-başlat oh bitti. TV, tablet, telefon şahane dakikalar... Alarmı aç, yatağa geç, kitabını aç, uykuya diren diren diren...
İlgili haberler
Depremi bekler gibi bekleyecek miyiz?
“Beni krizi bahane ederek işten attılar. Samimi olduğum dört kişiyi de çıkardılar. Sonradan duydum ki ustabaşı, ‘Önümüzde kötü günler var. Bunun gibi düzen bozucuları barındırmamız lazım’ demiş.”
Çocuklarımız birlikte büyüsün
Öğrenci Velileri Derneğinden Aysel Eyi, karma eğitimin adım adım nasıl tartışmaya açıldığını ve neden vazgeçilmez olduğunu anlatıyor. Velilere de çağrısı var: Susarsak sıra hepimiz çocuğuna gelecek.
Annelik güzel... mi?
Sağlıklı bireyler yetiştirmemiz gerektiğinin farkındayım, ancak bizler sağlıklı ülke ortamında yaşayamadığımız ve gerek iş gerek eğitim anlamında yeterli bilince ulaşmadığımız sürece bu nasıl olacak?
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN