2026’ya doğru yol alıyoruz...
‘Biz ölmüşüz, devletin haberi yok. Devlet eve gireni hesaplamıyor ki çıkanı hesaplasın. Ama patronun cebinden çıkacak her kuruşun hesabını yapıyor’

2025 yılı geride kalırken, gündelik hayatın yükü özellikle kadınların omuzlarında daha da ağırlaşıyor. Hastane koridorlarında geçen aylar, artan ekonomik sıkıntılar, geçim derdi, güvensizlik…

Sabahtan başlayıp gece uyuyana kadar hiç durmadan çalışan Sema, “Eşim diyor ki ‘Sen yarım gün işe gidiyorsun ben tamam gün çalışıyorum’ Ama yarım gün çalışınca işim bitmiyor ki… Eve gelince evin temizliği, yemeği, çamaşırı, ütüsü, çocukların beslenmesi, ödevlerinin yaptırılması… Kafamızda kırk tilki dolaşıyor. Biz işten dönüp evde oturmuyoruz. Yaptıklarımız fedakarlık gibi görünse de aslında bir mecburiyet. Bizi bu duruma iten sadece eşlerimizin sorumsuzlukları değil; bunun toplumun kadına biçtiği rollerle ilgisi var.”

‘Çocuklarımı nasıl koruyacağım?’

Yeni yıldan en büyük dileğinin “güvenli bir ülke” olduğunu söyleyen Sema’nın, son aylarda iş yerlerinde yaşanan çocuk cinayetleri, istismar gibi haberlere değinirken sesi titriyor: “Bir çocuğa çalıştığı iş yerinde yapılan vahşeti duyunca sabaha kadar uyuyamadım. Bir iş yerindeki yangında çocuklar öldü, aileler yok oldu… ‘Ben çocuklarımı nasıl koruyacağım?’ diye düşünmekten yorgun düştüm.”

Sema’nın güvenlik kaygısı ekonomik anlamda da kendini gösteriyor: “Yeni yılda kiraların düşmesini çok isterdim. Bir de benim için en önemlisi çocuklarımın güvenli bir ortamda yaşaması. Kendim için de sağlıklı yaşamak istiyorum. Çocuklarımla kaliteli bir hayat istiyorum. Yeni yıldan ev, araba beklemiyorum. İstesem ne olacak? Kim verecek bunları bize? 2026 mı verecek? Hayır. Elbette bizim emeğimizle olacak; ama bugün ülkede bunun koşullarını göremiyorum.”

‘Rahat bir kadın görmedim’

Tanıdığı tüm kadınların sıkıntı yaşadığını söyleyen Sema, “Rahat bir kadın görmedim. Dökülüyoruz, su gibi akıp gidiyoruz” diyor. En son ne zaman mutlu olduğunu hatırlamaya çalışıyor ve şu sözleri söylüyor: “En son 18 yaşımda çok mutlu olduğumu hatırlıyorum. 10 yıl önce huzurlu hissediyordum, güvende… Belki suç bu kadar yaygın değildi.” 2026 yılında sırtlarındaki yüklerden kurtulabileceğini düşünmediğini söyleyen Sema, “Ülkede pandemi sonrası hayat çok zorlaştı. İnsanların tek derdi para olmuş. ‘Ben kazanayım, karnımı doyurayım; öbürü ölmüş kalmış, umurumda değil’ diyorlar. 22 bin lira maaş alan insanlar 20 bin lira kira verirse bu, insanları hırsızlığa da yalana da teşvik eder” diyor.

Açlık sınırında vergi kıskacı

Asgari ücrete ilişkin görüşmelere dair ne düşündüğünü sorduğumuzda işçi ve emekçileri bu yıl daha zorlu bir sürecin beklediğini söylüyor Sema. Asgari ücretin en az 40 bin lira olması gerektiğini düşündüğünü söylerken “Devlette para var ama sana bana yok; kendilerine var” diye de ekliyor.

Eşinin 30 bin lira ücret aldığını ve eksiklerini kapatmak için mesaiye kaldığını söyleyen Sema, mesai ücretinin de vergiyle eridiğini dile getiriyor. “Aynı devlet diyor ki ‘dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırında yaşayabilmesi için 93 bin lira gerek.’ Biz ölmüşüz, devletin haberi yok. Devlet eve gireni hesaplamıyor ki çıkanı hesaplasın. Ama patronun cebinden çıkacak her kuruşun hesabını yapıyor” diyen Sema, iki çocuğu olduğunu ve onlara poğaça ve meyve suyu alsa 100 lira harcadığını söylüyor.

Hayata dair bir şeyleri değiştirip değiştiremeyeceklerini bilemediğini söyleyen Sema, “Bir şey söylesek hapse atıyorlar, işten çıkarıyorlar. İnsanlar o kadar yorgun, o kadar bıkmış ki… ‘Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın’ diyorlar. Ama her şeyin ucu bize dokunuyor. 37 yaşındayım, sürekli bir şeyleri düzeltmek için mücadele etmekten kendimi 50 yaşında hissediyorum” diyerek sözlerini bitiriyor.

Fotoğraf: Robert Bogdan/ Pexels

İlgili haberler
Cüzdanlara uygun yılbaşı menüsü

Makbule Hatice, yılbaşı sofraları da cüzdanlara uygun olmalı diyerek yılbaşı menüsü hazırladı. Hem pratik, hem uygun, hem de lezzetli…

Yeni yılda proteinsiz umut sofraları

‘Yeni olanın bizleri peşinden sürüklediği, umudun içimizi kalabalıklaştırdığı, sevinçle geçecek nice yıllarımız olacak çünkü çaremiz umudumuz.’

2026'ya girerken: İnsanca yaşam istiyoruz!

‘Umarım bu yeni yıl, düşlediğimiz günlere gebedir. Umarım 2026, daha eşit, daha adil, daha özgür ve insanca bir yaşamın kapısını aralar.’


Editörden