Bu sistemin içerisinde yarın “mülteci” olmayacağımızın garantisi yok.Emperyalizmin bir avuç insanın kârı uğruna kıydığı on binlerce can, bize yarın için bugün birleşmemiz gerektiğini hatırlatıyor.

Merve geçen ay dergimize mektup göndermiş, yaşadığı şiddeti anlatmıştı. Bu ayki mektubunda diyor ki "Dergide okuduğum yazılar güç veriyor. Dertlerimiz çok, ama çözümsüz değil." İyi ki varsın Merve!

Sendikalaştığı için VİP Giyim’den atılan işçi Seher: Özellikle kadın işçilere mesajım; isterseniz yapamayacağınız hiçbir şey yok. Yeter ki birlik olun, Korkmayın. Korku sizi hiçbir yere götürmez.

Migros işçisi bir kadın çalışma koşullarını anlatıyor: ‘Migros çığ gibi büyürken, biz işçilerinin yaşamı kar tanesi gibi küçülüyor. Sendika da sorunlarımızı geçiştiriyor.’

Her gün yüzlerce işçinin zorla gece 3’e kadar çalışması, sosyal hayatının yok oluşu, ailesinin yüzünü görememesi kadar acınacak bir halde çalışmaya mahkum bırakılması çok zordu

Hep böyle çalıştım ama kimseye boyun eğmedim. Boşandıktan sonra geri evlendirmek istediler beni, ‘Bir kere başımı yaktınız bir daha olmaz’ dedim. Çalıştım, çok çalıştım...

Dergimizin Ekim sayısında hazırladığımız dosyada Erdoğan- Şimşek'in yeni orta vadeli programına mercek tuttuk.

Bu ay dergimizdeki yazılarda kadınların anlattıkları da tüm zorluklara karşı bir çıkış yolu bir çare bulma arayışını ortaya koyuyor.

Bu yıl eşikte mütereddit durmayıp, erişilebilir yeni yıl kararları almaya karar verdim. Bu kendime yazdığım reçeteyi geçmiş altı ay içinde de uygulamaya koydum.

14 yaşındaki mülteci bir çocuk işçi Afef yemek molalarında Türkiyeli işçilerle ayrı ayrı yemek yediklerini, iş arkadaşlarıyla karşılaştıklarında kendileriyle konuşmadığını söylüyor...

Zeynep 42 yaşında. Urfalı 8 çocuklu bir ailenin 6 erkek 2 kız çocuğundan en küçüğü. Zeynep’in hikayesi dayanışmayla, kendi ayakları üzerinde durmaya başlayan bir kadının hikayesi.

Üniversite mezunu Esra, iş bulamadığı için çocuk bakıcılığı yapıyor. ‘Artık yapamaz hale geldiğimde bir emekli aylığım dahi olmayacak’ diye hayıflanıyor.

‘Eve erkek gelecek mi?’, ‘Burası aile apartmanı’… Bunlar kiralık ev ararken her genç kadının duyduğu sözler. Malatya’dan Berfin, insanı çıldırtacak ev arama macerasını anlatıyor.

Bunca sefalet, bunca yalan dolan, bunca güvensizlik, bunca çirkinlik içinde “Her şey güzel olacak” diye bir çağrı duymak, elbette iyi geliyor, güzel geliyor. Değişime dair umudu besliyor çünkü.

Her bir araya geldiğimizde, ülkenin gündeminde olanları, yaşadığımız eşitsizlikleri tartışabildiğimiz ortamlar yaratmak, konuşmak istediğimizi fark ettik. Tanışma toplantıları da bunlardan biriydi.

Hem işsiz hem de evsiz bırakılan insanların yaşamlarından, hayata bakış sunuyor Nomadland.

Tehlikenin sorumluları, yaratmış oldukları şiddet ortamını kullanarak yine kadınlara saldırıyorlar.

Endonezyalı işçi Kokum Komalawati, Asya ülkelerindeki konfeksiyon atölyelerinde çalışan kadın işçilerin #GarmentMeToo etiketiyle başlattığı sosyal medya kampanyasını anlattı.

İki aydır bir tek gün bile izin kullanmadan günde 14 saat çalışan Dilek arkadaşlarıyla birlikte isyan etmiş. ‘Susmayı’ bir meziyet olarak gösterenlere de bir çift lafı var.

Ankara’da okul önlerinde çocukların beslenme sorunlarına dair konuşan kadınlar bir öğün ücretsiz, sağlıklı yemek ihtiyacının gün geçtikçe arttığını ortaya koyuyor.

Editörden