‘Ölmek istemiyoruz’ çığlında özetlenen başka bir hayat özlemi, dergimizdeki kadın hikayelerinin temel duygusu. Dergimiz, bu karanlık tablodan nasıl çıkacağımızı tartışan kadınların önerileriyle dolu.

ABD’de 1970’lerden bu yana uygulanan kürtaj yasası, Amerikan Yüksek Mahkemesinin muhafazakâr üyelerinin oylarıyla iptal edildi. Yasa iptalinin ardındakileri ABD’den Dilruba Taş yazdı

Fahiş kira fiyatları emekçi semtlerdeki şiddet mağduru kadınları daha çok vuruyor. Bu rantın tek sorumlusu ev sahipleri mi? Cevabı Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği Başkanı Adile Doğan veriyor…

Uzaktan eğitimle birlikte etüt öğretmenlerinin de yükü arttı. Yükü artarken ücretleri düşen, hatta ücretlerini düzenli alamayan öğretmenler ise artık bu duruma isyan ediyor.

İktidar, kayyum atarken de kadınlara yönelik politikalar üretirken de “Sizin kendi yaşamınıza dair söz hakkınız olmayacak” diyerek kendi zorunu kabul ettirme peşinde.

Her kriz döneminde ‘zengin olma’ yolu olarak bir nevi moda gibi ortaya sürülen oyunlar şimdi de revaçta… Zamanında bankerlere para kaptıran nesil vardı, borsa oyunları, piyangolar, şimdi kripto para…

Nevin Yıldırım, yıllarca kendisine tecavüz eden kişiyi öldürdüğü için ikinci kez müebbet cezası aldı, Hindistanlı Kıranjit Ahluwaliaadlı yıllarca şiddete uğradığı kocasını öldürdü.

Aldığı sosyal yardımlarla iki oğlunu büyütmeye çalışan Narin, kadınları sosyal yardımlara mecbur eden iktidara da tepkili: Üye oldum da yardımları alabildim ama onlara oy yok.

‘Patronlar bile sendikalar kurup örgütlenirken işçilerin sendikalı olmaktan çekinmemesi gerekir. İşçilerin de kazanımı örgütlü olmaktan, bir arada olmaktan geçer.’

Annemin verdiği tepki beni çok şaşırttı; ‘Kızım niye bağırmadın, kızım niye tokat atmadın, niye tepki vermedin’ Nasıl yani? Benim annem ‘Aman kızım sessiz ol, kimse duymasın’ demez miydi?

Özel bir okulda öğretmenlik yapan Mine, patronları kollayan sözleşmelerden, pandemide ağırlaşan koşullardan bahsederken çok değerli bir deneyim de paylaşıyor.

Depremin ilk gününden itibaren Ankara Tuzluçayır’da depremzede kadınlarla dayanışma gösteren Tuzluçayır Kadınları Dayanışma Derneği kadınların hayatı yeniden kurması için el uzatıyor.

Kaybolan çocukların fotoğraflarını paylaşıp özür dilemek, sadece sosyal medyadan üzüntü bildirmek, kötülük kendine bulaşmadıkça ses çıkarmamak... Bunlar korur mu çocukları?

Ürdün’de devlet okullarında kartlı ya da kartsız eğitim isteyen hiçbir mülteci çocuk geri çevrilmeyecek.

Herkesin evini pırıl pırıl yapan temizlik işçisi kadınlar kendi yaşamlarını anlatıyor… Kendi evleri nasıl, çocukları nasıl büyüyor, çalışma koşulları nasıl?...

‘Nasıl bir sendika bizi gerçekten örgütlü kılar’ diye sormaktan vazgeçmemeliyiz. Birimlerden atölyelere gerçek bir örgütlülük sağlanmadığı, tüm karar süreçlerinde yer almadığımız sürece kazanamayız.

Grupta birbirleri ile şakalaşan, sevgi sembolleri gönderen kadınların, salgının ortaya çıkması ile paylaşımları da değişti. Sevgi sembollerinin yerini işsiz kalmanın getirdiği kaygı aldı...

Biz, ‘İş mi çocuk mu’ ikileminden kurtulup işe gitmek, çocuklarımızı da ücretsiz, nitelikli, güvenli kreşlere göndermek istiyoruz. Tüm kadınlarla kreş talebimizi yükseltelim.

Bir veli devlet okulunda para ödemeye zorlanırsa ne olur? Switlana işte böyle bir çözüm buldu...

Hukuk bürosunda adaletsizlik olur mu diye soramıyoruz bile çünkü, bir büro çalışanının anlattıkları işsizlik kaygısının adaletsizliklere rağmen orada çalışmaya devam etme zorunluluğunu ortaya seriyor.

Editörden